top of page

 

 

 

 

 

Öncelikle sanat filmi izlemek istemiyorsanız ve tam uykuya dalacakken bir film açıyım da gözüm gönlüm ÅŸenlensin veya of bugün de çok yorgunum bir film izleyeyim de yorgunluÄŸum gitsin filmi kesinlikle deÄŸil. Çünkü film, sakin kafayla izlenmesi gerekiyor yoksa içiniz bayılabilir benden söylemesi. He bir de benim gibi Oscar ayı baÅŸladı ay aman bak 12 dalda adaylığı var, bu filmi izlemezsem hiç olmaz diye hemen alelacele karar alıp da filmi izlemeyin. Zira iki buçuk saatlik(hatta reklamlarla beraber üç) filmden çıktıktan sonra Hugh Glass gibi ‘’You’re my son’’ ve (spoiler) ‘’Fitzgerald Killed My Son’’ replikleriyle eve dönüÅŸ macerası yaÅŸayabilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Michael Punke'ın kaleme aldığı ve gerçek bir olaya dayanan The Revenant: A Novel Of Revenge kitabından beyazperdeye uyarlanan filmin baÅŸrolü Leonardo DiCaprio, yönetmeni ise Alejandro Gonzalez Inarritu olan filmin konusu ise ÅŸöyle: 19. Yüzyıl Amerika sınırında yaÅŸanan olayda Hugh Glass kürkleri için hayvanları avlayan bir kuruluÅŸ için çalışan deneyimli bir tuzakçıdır. Fakat avlandıkları bölgelerde kendilerinden baÅŸka hem yerli Kızılderililer hem de Fransız birlikleri kol gezmektedir. Bir av ertesinde bir boz ayı tarafından ölümcül bir biçimde yaralanan Glass'ı, yavaÅŸlamamak adına ekibi ölüme terk eder. Fakat bölgeyi herkesten iyi bilen avcı Glass hayata tutunur ve yavaÅŸ da olsa yaraları iyileÅŸir. Zira yaÅŸama tutunması için oldukça geçerli bir sebebi vardır... 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 ‘’DiriliÅŸ, “anlatılacak hikâye kalmadı” denilen bir çaÄŸda Hollywood’un çıkış yolu bulmaya çalıştığı filmlerden biri. ‘’ diyerek duygularıma tercüman olmuÅŸ bir eleÅŸtirmen. Hakikaten de öyle, ya bildiÄŸimiz hikayelerin ve eskiden kültleÅŸmiÅŸ filmlerin tekrar filmi çekiliyor ya da o kült filmlerin birkaç sene sonra çıkan devam filmleriyle ( tabir-i caizse spin-off’) bizi oyalıyorlar. Görsel anlamda manzarasal ÅŸölene ve harikulade çekim açılarıyla donatılmış bu filmi bir de gözlerimizi kapatarak dinleseydik bu filmden o kadar zevk alır mıydık sizce? Ä°ÅŸte bu soru da sinema ne demek konusuna geliyor ve laf lafı açıyor. (Uzatmayacağım) Hollywood’un birkaç seneden beri yeni konu bulmadaki sıkıntısını hemen hemen hepimiz biliyoruz, fakat sizce de ‘’Revenant’’ da buna benzer bir film olmamış mı? Filmin kamera arkasında ödüle doymamış isimler yer alıyor (Leo’yu istisna olarak mı tutmamız gerekir?) ve buna raÄŸmen film tamamen ödül mevsimine oynanmış bir film olarak karşımıza çıkıyor. He derseniz ki evet Holywood’un ciddi konusal sıkıntısı var o yüzden artık böyle filmlere yöneldi, o zaman gerçekten ÅŸahane bir olay olurdu, fakat bu mecranın son zamanlarda Marvel ve DC filmleriyle bu kadar içli dışlı olurken öyle olacağını hiç sanmıyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Filmi izlemeden önce filmin yönetmenine baktığımda Inaritu’yu geçen seneki Oscar töreninde ‘’En Ä°yi Yönetmen’’ ödülünü kazandıran Birdman filmiyle tanımıştım, o zamandan beri de yönetmen, radarımdaydı zaten. Fakat filmi izlerken (bu cümleyi okuduktan sonra bazılarınız beni bu sözümle çok eleÅŸtirebilir) Inarittu’dan hiçbir karakteristik özellik yakalayamadım. Filmlerde yönetmene dair birkaç ipucu bulunur öyle deÄŸil mi? Nerede Birdman? Nerede DiriliÅŸ? Bana iki filmin çok ayrı kiÅŸiler tarafından yönetildiÄŸi hissiyatını verdi zira zaten internetten de bakacak olursanız DiriliÅŸ filminde bolca Tarkovski sinemasına dair göndermeler mevcutmuÅŸ. Birdman tek kamerayla, sahneler kesilmeden büyük bir tempoyla devam ederken Revenant aksine yavaÅŸ ilerliyordu. Fakat ikisinde de fark ettiÄŸim tek ÅŸey belli bir renk paleti üzerinden devam ediyor oluÅŸuydu. Mesela Birdman’in arka plan rengi sarı ve sarı tonlarıydı, Revenant’ta ise koyu lacivert ve beyaz tonları hakimdi. Ama Revenant’ı kapkaranlık bir ortamda(bu sinema salonu olabilir) izlemezseniz filmin içine tam giremeyebilirsiniz çünkü film bir sahne haricinde tamamen doÄŸal ışıklarla çekilmiÅŸ yani o kadar karanlık sahneler vardı ki filmde, ben bile filmi sinemada izlememe raÄŸmen odaklanma sorunu yaÅŸadım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Filmi izlerken Leonardo Dicaprio maÄŸaranın içine girdiÄŸinde Goya’nın çizdiÄŸi resmin çok benzerini gördüÄŸümü fark ettim, belki de onu kullanmışlardır fakat bununla ilgili bilgiyi internette bulamadım. Onun dışında bence bu konuya iki buçuk saatlik film yapmak gereksiz olmuÅŸ, bütün görselliÄŸi ve efektleriyle ne kadar sanatsal yaklaşımla yaklaşılsın genel olarak izleyici kitlesi bu filmi sırf Leonardo Dicaprio oynadığı için ve Oscar’a aday olduÄŸu için izlemiÅŸ olacak, zaten insanların filmin yarısında salondan birer ikiÅŸer çıktıklarını gördüm. Yani eÄŸer filmde Leo oynamasaydı ve film Oscar’a aday gösterilmeseydi bence diÄŸer ağır festival filmlerinden farksız olacaktı. Akademi’nin bayıldığı belgesel tadında filmler kesinlikle Oscar’a adını bir yerden duyuracaktı o yüzden filmi, ‘’Tarantino’nun sessiz sinema günlerinde çektiÄŸi bir belgesel’’ olarak nitelendiriyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sonunda son zamanlarda yayınlanan bir filmde Kızılderilileri konu edinmiÅŸler.(bunu yazanın da Kızılderililere karşı özel ilgisi yok deÄŸil) Gerçekten Amerikalıların, onların topraklarını ele geçirdiklerini düÅŸünüyorum ve bence onlara daha çok söz hakkı verilmesi gerekir. Onun dışında bence filmde anlatılmak istenen insanın ne kadar cahil bir varlık olduÄŸu ve doÄŸayı bu ÅŸekilde katletmenin bir sonucu olarak gösterilen bu vahÅŸet dolu görüntülerin ileride, paranın hiçbir anlam ifade etmediÄŸi zamanlarda insanlığın çekeceÄŸi sıkıntıyı anlatıyor. Bir yandan da Hugh Glass karakteri 19. Yüzyılın sonlarında Amerika’da gerçekten bu olayları yaÅŸamış ve Amerikan tarihinde önemli bir yeri olan bir insanmış yani film tost makinesiyle çekilse bile bir yerden Oscar’a, konusuyla vs. aday olurdu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Filmde en absürt ve komik bulduÄŸum taraf da(bunu söylemeden geçemicem) Hugh Glass karakterinin ölen eÅŸini hayalinde canlandırma sahnesi oldu. Ama o nasıl bir kareydi gözümün önünden hala gitmiyor. Hani ‘’Halka’’ diye korku filmi vardı ya, filmde uzun saçlı bir kız oradan oraya koÅŸturuyodu. Revenant’ta da adam eÅŸini gözünde canlandırırken kadın böyle o uzun saçlarıyla havaya kalkıyor baÅŸ aÅŸağı bakıyor felan. Bi enteresan olmuÅŸ o kısım. Kesin filmin parodisini felan yapıyorlar diye düÅŸünmüÅŸtüm ki alakasız bir gönderme olurdu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sonuç olarak film görüntü anlamında enteresan ama konu ve iÅŸleniÅŸ anlamında sıradan olan bir Holywood filmiydi. OyunculuÄŸa gelecek olursak, sizi bir alt metne alalım..

 

2016 Oscar Adaylıkları:

 

En Ä°yi Film: The Revenant

 

En Ä°yi Yönetmen: Alejandro Gonzalez Inarritu

 

En Ä°yi Erkek Oyuncu: Leonardo Dicaprio

 

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Tom Hardy

 

En Ä°yi Görsel Efekt: Stephen Mirrione

 

En Ä°yi Prodüksiyon: Jack Fisk and Hamish Purdy

 

En Ä°yi Ses Miksajı: Jon Taylor Randy Thom

 

En Ä°yi Ses Kurgusu: Martin Hernandez and Lon Bender

 

En Ä°yi Kostüm: Jacqueline West

 

En Ä°yi Makyaj: Siân Grigg, Duncan Jarman and Robert Pandini

 

En Ä°yi Erkek Oyuncu kategorisinden baÅŸlamak gerekirse Leonardo DiCaprio'nun insanüstü oyunculuÄŸu bu filmle tescillenmiÅŸ oldu. En Ä°yi Erkek Oyuncu ödülünü alsa da biz de sevinsek o da sevinse.. Birde filmde bizonun karaciÄŸerini yediÄŸi sahne tamamen gerçekmiÅŸ hemde normalde vejetaryen olan oyuncu, sahnenin gerçekliÄŸi için eti yemeyi kabul etmiÅŸ. Leonardo DiCaprio verdiÄŸi bir röportajda bunu bir daha asla ama asla yapmayacağını söylemiÅŸ. Of be adam.. Harikulade oyunculuk..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

En Ä°yi Yardımcı Erkek Oyuncu kategorisinde yarışan Tom Hardy,The Big Short filmindeki Christian Bale ile yarışabilir. Gerçi Tom Hardy filmde kendisine nefret etmeme sebep olarak oyunculuÄŸunu sergilemiÅŸtir..Çok ikilemde kaldım ama aslında Tom Hardy'de alabilir çünkü Christian Bale Batman ile ünlenmiÅŸ bir isim olduÄŸundan dolayı Tom Hardy'de ödülü Christian Bale'den alabilir.

 

En iyi makyaj kategorisinde Mad Max’le yarışacak olan The Revenant, Leonardo DiCaprio'nun ayı tarafından saldırıya uÄŸradığı efsanevi sahnedeki yaralarının yapımı 5 saat sürmüÅŸ dolayısıyla Revenant kazanabilir.

 

En Ä°yi Yönetmen kategorisinde geçen sene kazanmış olan Alejandro Gonzalez Inarritu'nun bu sene de bu kategoride adaylığının bulunduÄŸunu söylersek,adamın zoru baÅŸardığını söylemesek olmaz. EÄŸer bu dalda tekrar ödül kazanacak olursa oscar tarihine damgasını vuracak bir olay olur. Bu anlamda daha fazla bilgi edinmek isterseniz yazının başında yazan En Ä°yi Yönetmen yazısının üzerine tıklmamanız yeterli olur.

 

En Ä°yi Kostüm kategorisinde Cindrella'nın almasını istiyorum ve o alabilir de..

 

En Ä°yi Görsel Efekt'te The Revenant;Mad Max ve Star Wars ile yarışabilir. Ama Star Wars hem uzay filmi olduÄŸu için(yani hemen hemen bütün sahneler bilgisayar ortamında hazırlandığı için) hem de yılın en çok ses getiren filmi olduÄŸu için bu ödülü alabilir.

 

En Ä°yi Prodüksiyonu The Revenant kazanır.

 

En Ä°yi Ses Miksaj kategorisinde filmde dikkatimi çeken çok fazla score yoktu ama en çok bir ÅŸeyin çatlama veya kırılma seslerinin yüksek tonda duyulması hoÅŸuma gitti,o da Imax ses sistemi dolayısıyla da olabilir. Bundan dolayı The Revenant kazanabilir.

 

En Ä°yi Ses Kurgusu kategorisinde The Martian kazanabilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

bottom of page